Skip to main content

"Akademide Feminist Köprüler Kurmak" Seminerler Serisi

Doç. Dr. Zehra Yılmaz ile "'Taşra'da Uluslararası İlişkiler Bölümünde Feminist Hoca Olmak"

“Bu konuşmada, eril bir disiplinin içinde, ayrıca eril bir mekan olarak taşrada feminist bir hoca olmanın deneyim farklılığı ele alınmaktadır. Bu nedenle öncelikle konuşmanın başlığında kullanılan ‘taşra’, ‘uluslararası ilişkiler’ ve ‘feminist’ kavramlarının ontolojik olarak birbirinden ne tür farklılıkları olduğu tartışılmaktadır. İkinci olarak ise üç kavramın bir ders sınıfı içinde bir araya gelmesinin nasıl bir deneyim farklılığı yarattığı feminist pedagojinin açtığı tartışmalar bağlamında analiz edilmektedir. Uluslararası ilişkiler disiplini feminist teoriyle geç buluşan disiplinlerden biri olmasına rağmen hem feminizmi hem de uluslararası ilişkiler disiplinini ortaklaştıran bir zemin de vardır. Bu ortaklık gerek feminizmin gerekse de uluslararası ilişkiler disiplininin ‘Batılı’ düşünme biçimini öncüllediklerine yönelik eleştirel iddiadır. Hatta bu nedenle her ikisi de ‘emperyalist’ varsayımlar içermekle ve ‘oryantalist’ olmakla yaftalanır. İkisi de merkezin/Batı’nın ötesinde (düşünsel ve mekânsal olarak) aynı bağlam içinde eleştirilmiş ve buna bağlı olarak çeşitlen(diril)miştir. Merkezle özdeşleş(tiril)miş bir disiplin ve teori içinden çevre bir üniversitede konuşmak, eğitim vermek birçok çelişkiyi zorunlu olarak içinde barındırmaktadır. Üstelik Türkiye’de çevrenin de en doğusunda olmak, Van’da olmak bu çelişkileri aşma biçimlerini daha da karmaşıklaştırır. Bu çerçevede konuşmada, teorik tartışmalara yer verildikten sonra Van’da bir feminist uluslararası ilişkiler hocası olarak edindiğim kişisel deneyimler paylaşılmaktadır. ‘Üniversite’ kavramının içerdiği evrenselliğin öncelediği heterojenlik bir yana, bölge dışından öğrencilerin istisna olduğu homojen sınıflarda, çoğu geleneksel aşiret sistemi içinde yetişmiş öğrencilere, etnik, dinsel, mezhepsel ortaklıklarına duyarlı bir biçimde uluslararası ilişkilerin merkezci/Batıcı dilini, feminizmin ‘dışarlıklı’ halini gözeterek ders vermenin gerilimleri, buna ilişkin ürettiğim çözümler konuşmamın esasını oluşturmaktadır. Kesinlikle ihtiyaç olmasına rağmen Türkiye’de uluslararası ilişkiler eğitiminin oryantalist yapısına ilişkin az miktarda akademik çalışma vardır. Bu konuşma uluslararası ilişkiler disiplini ve eğitim içeriğine ilişkin detaylı bir literatür ve eleştiri sunma kaygısı taşımıyor olsa da, merkezle özdeşleşmiş bir disiplin ve teori içinden çevre bir üniversitede ders vermenin yarattığı gerilimleri aktarması bakımından, alanda uluslararası ilişkiler eğitiminin gözden geçirilmesine ilişkin daha sonra yapılacak çalışmalara katkı sağlamayı da amaçlamaktadır.”